Yayınlarımız kişisel web sitesi üzerinden devam edecektir arkadaşlar.
https://kucukyatirimcigunlugu.com/ yakında yayında.
Bilgi kararlara yön verir. Ben biliyorum demeden önce, neyi neden bilmemiz gerekiyor anlamak isteyenlerin günlüğü.
Yayınlarımız kişisel web sitesi üzerinden devam edecektir arkadaşlar.
https://kucukyatirimcigunlugu.com/ yakında yayında.
Selamlar sevgili okuyucu, hatırlayacağınız üzere önceki yazımızda şirketlerin neden halka arz edildiği konusu üzerinde durmuştuk. Bu yazımızda ise yatırım yaparken şirketlerin hangi esaslar ile kıyaslanabileceği, ucuz yada pahalı şirket kavramının neye göre belirleneceği vb. hususlar üzerinde duracağım.
Bu kapsamda şirketlerin değerleme yöntemleri hakkında birkaç bilgi paylaşmak istiyorum.
Şirket Değerleme Yöntemleri hakkında en bilindik sistemler aşağıdaki şekildedir. (1)
● Aktif bazlı değerleme yöntemi
● Piyasa bazlı değerleme yöntemi
● Gelir bazlı değerleme yöntemi
Akademik makale detayları ve değerleme yöntemlerinin alt dalları ile sizi yormadan basit anlatımla devam edelim.
Aktif bazlı değerleme yöntemi kullanılırken;
bilançoda bulunan aktif toplamından mali borçlar düşülür ve sermayeye bölünerek hisse değeri bulunur.
Örnek; A Şirketinin 120 000 TL aktif varlığı, 30 000 borcu ve 10 000 ödenmiş sermayesi varsa;
120.000 - 30.000 / 10.000 formülü ile hisse fiyatı 9 TL olarak hesaplanır.
Bir diğer yöntem ise Piyasa Değeri / Defter Değeri yöntemidir. Bu yöntemde şirketin öz kaynakları ödenmiş sermayesine bölünerek defter değeri bulunur ve bu değer hisse piyasa fiyatına bölünür.
Örnek; A Şirketinin 120 000 TL öz kaynağı 10 000 ödenmiş sermayesi varsa;
120.000 / 10.000 formülü ile hisse fiyatı 12 TL olarak hesaplanır. hisse fiyatı 12 TL ise piyasada oluşan fiyatlama denk durumdadır. Piyasa fiyatı defter değerinin altında ise bu olumlu bir gösterge olarak değerlendirilir.
Piyasa bazlı değerleme yönteminde aşağıdaki yöntemler kullanılmaktadır.
● F/K (Fiyat Kazanç Oranı)
● FD/Satışlar (Firma Değeri Satışlar Oranı)
● FD/FAVÖK (Firma Değeri FAVÖK Oranı)
● PD/DD (Piyasa Değeri –Defter Değeri Oranı)
● PD/NAD (Piyasa Değeri-Net Aktif Değer)
Gelir bazlı değerleme yöntemleri ise;
● İndirgenmiş Nakit Akışı Yöntemi
● Temettü yöntemi
● Gelirlerin doğrudan indirgendiği modeller (Net Kar veya Vergi Öncesi Kar)
olarak belirtebiliriz.
Yukarıdaki yöntemler hakkında belirtilen örnekleri aşağıdaki alıntı linkinde görebilir, kendi istediğiniz hisselere uygulayabilirsiniz, tabii ki biraz zaman almaktadır.
Nacizane bendeniz tarafından hazırlanmış olan bir excel şablonu size bu konuda yardımcı olacaktır diye ümit ediyorum.
Şablon blog sayfasına eklenmiştir. İstenilen verileri girerek fikir sahibi olabilirsiniz.
Faydalı olacağını ümit ediyorum. Görüşmek üzere,
ALINTILAR: (1) http://www.tuyid.org/files/egitimler/TUYID_Degerleme_Yontemler_Nisan2012.pdf
(2) https://fortune.igte.ch/wp-content/uploads/2019/04/gy.jpg
Yeniden merhaba sevgili okuyucu,
Bu yazımızda şirketler neden halka arz gerçekleştirir, buradan elde edilecek fon nelerde kullanılır, bu ve benzeri soruların üzerinde duracağız. Başlayalım öyleyse;
Daha önceki "Hisse Senetleri Hakkında Temel Kavramlar" başlıklı yazımızda hisse senetlerinin bir şirkete ait sermayenin 1 TL sine denk gelen finansal bir enstrüman olduğunu belirtmiştik.
Peki bu şirketler neden hisselerini yatırımcılara satmak gereği duyarlar?
Başarılı ve büyüme oranları yüksek olan şirketler; faaliyetlerini genişletmek ve yatırımlarına fon sağlamak amacıyla,
Finansal kaynak açığı olan şirketler ise; banka kredisi veya borçlanmaya başvurmadan yatırımlar yapabilmek ya da borçlarını ödeyebilmek için halka arz edilirler. (1)
Örnekleri birçok kaynaktan görülebilecektir. Ancak ederinin çok üzerinde pazarlanan enstrümanların iyi anlaşılabilmesi için tarihten bir olay (2) aktarmak istiyorum.
Lale çılgınlığı, diğer adlarıyla Lale balonu, Lale spekülasyonu Hollanda Altın Çağı'nda lale (Tulipa) soğanlarının fiyatlarının aniden aşırı derecede yükselip çöküşe geçtiği döneme verilen isimdir.
Şubat 1637’de Lale Çılgınlığı’nın doruk noktasında laleye dayalı sözleşmeler yetenekli bir zanaatkarın yıllık gelirinin 10 katına satılmıştır. Bu olay genelde tarihteki ilk spekülatif balon (veya ekonomik balon) olarak bilinir.[3] Lale çılgınlığı terimi günümüzde varlık fiyatlarının gerçek fiyatlarından sapmasını ifade eden bir benzetme olarak kullanılmaktadır.[4]
Her borsa yatırımcısı içten içe almış olduğu hissenin kısa sürede yükselmesini, hatta yukarıda bahsettiğimiz lale çılgınlığında olduğu gibi patlayıp gitmesini istemektedir. Ancak durum hep bu ölçüde olmaz.
Duruma bu pencereden baktığımız zaman, hisse senetlerine tasarruflarını yatıran yatırımcılar, her zaman doğru seçimleri yapamamakta, bazen bilgisizlikten, bazen ilgisizlikten, bazen ise kumarbazca hissiyatlar sebebiyle yanlış tercihlerde bulunup birikimlerini kaybedebilmektedir.
Hisse senetlerinin seçiminde çeşitli analiz yöntemleri ile hisseler içinde en uygun olanın belirlenmesi gerekmektedir.
Bir sonraki yazımızda hisselerin temel analiz yöntemleri ve örnek çalışmalar ile devam edeceğiz.
Görüşmek üzere sağlıcakla kalın.
ALINTILAR :
(1)https://www.alnusyatirim.com/halka-arz-nedir
(2)https://tr.wikipedia.org/wiki/Lale_%C3%A7%C4%B1lg%C4%B1nl%C4%B1%C4%9F%C4%B1
Merhabalar sevgili okuyucu,
Bugün hepimizin ilgisini çekeceğini düşündüğüm bir konu ile devam etmek istiyorum.
Spekülasyon; TDK tarafından "Vurgunculuk" olarak tanımlanmıştır. Ancak; bu tanımlama insanda olumsuz bir fikir veya önyargı oluşturmaktadır.
Esasen spekülasyon herhangi bir enstrüman da gelecekte olabilecek aşağı veya yukarı yönlü fiyat hareketlerinin temel ve/veya teknik analiz ile tahmin edilmesi ve bu yöne göre bir finansal pozisyon alınması durumudur. Bu davranışı yapanlara ise "spekülatör" adı verilir.
Diğer taraftan; "Vurgunculuk" finansal piyasalarda kitlelerin psikolojisinin bir tarafa kanalize edilmesi ile olmaktadır. Bu faaliyete "Manipülasyon" bu fiili işleyene ise "Manipülatör" adı verilir.
Bu konuyu daha iyi anlamanız için bir hikaye ile açıklayalım. (*)
Bir zamanlar köyün birine bir adam gelmiş ve tanesi 10 dolardan maymun alacağını söylemiş. Köyde çok maymun olduğu için köylüler sevinçle ormana koşup maymun yakalamaya başlamışlar.
Adam, binlerce maymunu 10 dolardan satın alınca ortalıkta maymun azalmış, yakalaması da zorlaşmış. Köylüler, tam maymun yakalamaktan vazgeçecekken, adam her maymun için 20 dolar vereceğini söylemiş.
Yeniden heveslenen köylüler, tekrar maymun yakalamaya başlamışlar. Maymun sayısı azaldıkça fiyatı artıran adam, bu kez her bir maymun için 25 dolar ödemeyeceğini ilan etmiş. Ama artık maymuna rastlamak bile çok zorlaşmış.
Bunun üzerine adam, fiyatı 50 dolara çıkardığını, ancak kendisinin işi olduğu için şehre gitmesi gerektiğini, yardımcısının onun yerine alım yapacağını söylemiş. Fiyat 50 dolar ama ortalıkta hiç maymun yok; köylüler kıvranıyor.
Yardımcı köylülere demiş ki, "O yokken, şu büyük kafeste topladığımız maymunlar var ya, ben onların tamamını size 35 dolardan satayım, siz de patron gelince ona 50 dolardan satarsınız".
Köylüler, büyük bir sevinçle tüm birikimlerini bir araya toplayarak tanesi 35 dolardan maymunların hepsini almışlar. Ve başlamışlar beklemeye, şehirden dönecek patrona maymunları 50 dolardan satıp zengin olmak için.
Sonra ne mi olmuş; tabii ki ne adama rastlanmış bir daha o civarda, ne de yardımcısına.
Anlamış olduğunuz gibi; bu hikayede köye gelen maymun alıcısı "manipülatör". peki bu durumda "spekülatör" kim?
köylüler mi ? yardımcı mı ?
Elbette ikisi de değil.
O zaman spekülasyon yapan kişinin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz;
- Havayı iyi koklayandır,
- Geçmiş tecrübelerinden ders alandır,
- Yönlendirmelere aldanmayandır,
- Kitle psikolojisinin gelecekteki durumunu iyi okuyandır,
- Yaşı kaç olursa olsun okumaktan, araştırmaktan, kendini yetiştirmekten çekinmeyendir,
- Kazançta da, kayıpta da kendisi ile barışık olan kişidir.
Özetle; o sensin sevgili okuyucu, bu özellikleri kendinde görebiliyorsan "o" sensin.
Bu özellikleri edineceğine inancın varsa "o" sensin.
Sonraki sohbetimizde görüşmek üzere, sağlıcakla kalın.
ALINTI : (*) https://www.dunya.com/kose-yazisi/maymun-ve-borsa/1212
Merhabalar sevgili okuyucu, yine bir konu ile beraberiz.
Önceki yazılarımda temel olarak hisse senetlerinin adını koymaya gayret ettik. Bugün ise hisselerin fiyatlarını oluşturan unsurlar ve aşağı ve yukarı yönlü fiyat hareketlerinin nasıl oluştuğu üzerine biraz çene yoralım istedim. hazırsanız başlayalım.
Hepiniz duymuşsunuzdur; ekonomi denilince akla ilk gelen, yada en azından kulaktan dolma da olsa bilinen iki ifade vardır. "her şey arz talep meselesi abi"
İşte bu iki ifadenin ne demek olduğunu ve fiyatları nasıl etkilediğini açıklayalım.
Arz; mal veya hizmetlerin belirli bir piyasada, belirli bir zamanda ve belirli bir fiyattan satışa sunulmasıdır.
Talep ise; piyasalarda, belirli bir mal ve hizmete yönelen, belirli bir satın alma gücüyle desteklenmiş, satın alma isteğidir.
İşte tam olarak herhangi bir şeyin fiyatını aşağı ve yukarı götüren sebep budur.
Herhangi bir enstrüman (hisse, altın, gümüş vb.) veya mal-hizmet üzerinde, onu almak isteyenlerin satın alma isteği ne kadar fazla ise o enstrüman, ürün, mal veya hizmetin fiyatı o denli artacaktır. Bunun tersi olarak da satın alma isteği ne kadar zayıf ise fiyat alıcıların makul gördüğü bir fiyata kadar düşecektir.
Birazda genel kültür olması açısından temel ekonomik sözlükten bir iki cümle aktarayım;
Fiyatların genel artış hızına enflasyon adı verilir. bunun da arz ve talep enflasyonu olmak üzere iki çeşidi vardır. (diğer alt kırılımlarına girmek istemiyorum, gerekirse sonraki yazılarda üzerinde dururuz.)
Arz (maliyet) kökenli enflasyon: Eğer bir ekonomide arz yönlü sorunlar varsa yani örneğin arzda daralma ya da maliyetlerde artış oluşmuşsa o ekonomide arz yönlü enflasyonist baskıdan söz edilebilir. Arzda daralma, talep düşmediği halde üretim miktarında düşüş olması halidir.
Talep enflasyonu ise; mal ve hizmet arzının, toplam talebin artış hızına ayak uyduramaması hâlinde ortaya çıkar. Bu gibi durumlarla, genellikle ekonominin toparlanma sürecine girdiği ve işsizlik oranlarında azalma yaşandığı dönemlerde karşılaşılır.
Şimdi bu konuyu kafanızda canlanması için bir örnekle açıklayalım;
Bir ayakkabıcıyı düşünelim. dükkanını açmış müşteri bekliyor. tezgahındaki 20 adet ayakkabılara da 100 TL fiyat biçmiş, yani tamamına 2000 TL fiyat belirlemiş. (Sabit Piyasa koşulu mevcuttur bu durumda)
Gün içerisinde bir bakıyor ayakkabı soran sorana, ilk 5 tanesini 100 TL den satıyor, sonra bakıyor hala ayakkabı almak isteyenler var, ben diyor fiyatı 150 ye çekeyim. 5 tane de bu fiyattan satıyor.
Allah Allah bu insanlar kıtlıktan mı çıktı, bu ne istek böyle derken, hazır müşteri varken ben fiyatı 200 yapayım nasılsa alıcı var diyor. ve kalanı bu fiyattan satıyor. (Burada müşterinin talebi Talep Enflasyonu oluşturmuş oluyor.)
İşte kafanızı çevirip etrafınıza baktığınızda görmüş olduğunuz alınıp satılan herşeyin fiyatının yükselişi bu şekilde belirleniyor.
Birde hikayenin tersten okunuşu var elbette. aynı ayakkabıcının elinde ayakkabılar duruyor, toptancıya ödemesi var. ama dükkanda ne gelen var ne giden. kimse 100 liralık ayakkabıya dönüp bakmıyor bile. Ayakkabıcı düşünüyor taşınıyor, işi döndürmek için kârdan birazını gözden çıkarayım diyor ve fiyatı 90 TL ye düşürüyor, bakıyor yine gelen giden yok, kocaman yazılar asıyor dükkan camına "Patron Çıldırdı, Gel Vatandaş Ayakkabı 75 TL"
Sonra müşterilerden biri çıkıyor, yahu el insaf daha 2 ay önce 50 TL den ayakkabı satıyordun. şimdi fiyat iki katı olmuş. sende indirim yaptım diye 75 TL yazıyorsun. sen 60 TL den ver alayım diyor. Dükkan sahibi de iki aydır deri fiyatları ne oldu haberin var mı onun bana gelişi 70 TL, o fiyata kesinlikle veremem diyor. (Bu durum da Arz (yani maliyet) kökenli enflasyon sebebiyle ortaya çıkan fiyat artışı olmaktadır.)
İşte durum bundan ibaret sevgili okuyucu. aklınıza takılan ve bunun anlamı nedir dediğiniz hususları yoruma yazmaktan çekinmeyin, konuyu fazla uzatıp da sıkmayayım sizi.
Bir sonraki yazıya kadar, sağlıcakla kalın.
ALINTILAR: https://cdn.bolgegundem.com/d/news/452411.jpg
Konuya tamamen yabancı olanlar için en baştan başlayalım;
Hisse Senetleri en basit anlatımı ile bir şirketin sermayesinin 1 TL ye karşılık gelen payını ifade eden menkul değerlerdir.
Peki bu 1 TL ye karşılık gelen hisseler neden farklı fiyatlar ile işlem görür, hissenin fiyatını neler etkiler? Dini olarak caiz midir? Alım Satım nasıl yapılır? bu ve benzeri aklımıza gelebilecek sorularla devam edelim.
Din İşleri Yüksek
Kurulu’nun bu konu ile ilgili olarak verdiği fetva şöyledir: "Çeşitli
ticaret ve sanayii kuruluşları tarafından çıkarılıp, serbest piyasada ve menkul
değerler borsasın-da, günlük değer üzerinden alınıp şahlan hisse senetleri
üretim, ticaret veya hizmet yapan bir şirkete ortaklığı İfade etmektedir. Bu
senetlere sahip olan kimseler ellerindeki senedi temsil ettiği ölçüde, İlgili
şirketin kâr ve zararına ortak olurlar. Şirketin meşguliyet alanı
dinen yasaklanmış işler olmadıkça, bu tür şirketlerin çıkardığı
hisse senetlerinin ve sahiplerine- belirli süreler sonunda dağıtılan kâr
hissesinin alınmasında dinen bir sakınca yoktur." (1)
Bu hikaye tüm küçük yatırımcıların hikayesi.
Her şey bir gün para kazananların hikayelerini dinlememiz ile başladı.
Birileri etrafınızda muazzam para kazanmaya başlamıştır. Her gün kazandığı rakamlarla böbürlenen tanıdığınız insanları görmeye başlarsınız. Ahmet, Mehmet, Hüseyin.
Birde bakarsınız mahallenin küçük esnafı mahmut abi bile borsadan para kazanmaya başlamıştır, "abi bir kağıt aldım, ben alınca uçtu" aklınızı kurcalamaya başlar bu söz "BEN ALINCA UÇTU" nasıl olur ki, bir kağıt alınır alınmaz yükselir, para kazandırır. sonra başka biri daha aynı şeyi söyler, sonra bir başkası. Ve beklenen olur. "Herkes bu işten kazanıyor, benim neyim eksik, bende kazanabilirim." dersin kendi kendine.
işte bu söz bu yolun başıdır.
Peki nedir bu hisse senedi denilen şey, ne anlama gelir?
Para kazandırdığı gibi para da kaybettirir mi?
Güvencesi var mıdır, hangi hisseler alınır satılır.
Esas olan alıp satmak mıdır, yoksa daha büyük bir amacı mı vardır bu işlerin.
İşte bu kişisel blog da nacizane bunlara cevap bulmaya çalışacağız.
Yeni makaleler ile pek yakında başlıyoruz, bekleyin...